Türkiye Ekonomisi
Enflasyonla mücadelede sıkı para politikaları sürdürülürken, finansal piyasaların istikrarını
sağlamak amacıyla yeni düzenlemeler devreye alınıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından
uygulanan politikalar, yatırımcı güvenini artırmayı hedeflerken, ekonomik büyüme üzerinde de belirleyici oluyor.
Para Politikaları ve Enflasyonla Mücadele
Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için yüksek faiz politikasını sürdürüyor.
Faiz oranlarının yüksek tutulması, kredi maliyetlerini artırarak iç talebi baskılarken,
döviz kuru üzerinde dengeleyici bir etki yaratıyor. Ancak, sıkı para politikalarının
reel sektör üzerindeki etkileri de göz ardı edilemez.
İşletmelerin yatırım kararlarını ertelemesi ve krediye erişimin zorlaşması, ekonomik aktivitenin
yavaşlamasına yol açabilir.
Döviz kurları üzerindeki dalgalanmaların önüne geçmek amacıyla TCMB, rezerv yönetimi stratejilerini
sıkılaştırırken, ihracatçılar için kur avantajları sağlanmaya devam ediyor.
Bu süreç, ithalata bağımlı sektörler için maliyet artışı anlamına gelse de,
uzun vadede cari açık üzerindeki baskıyı hafifletebilir.
Sermaye Piyasalarındaki Düzenlemeler ve Etkileri
SPK, finansal piyasaların istikrarını korumak amacıyla yeni regülasyonlar getiriyor.
Özellikle borsa üzerindeki dalgalanmaları önlemek adına açığa satış işlemleri sınırlandırılırken,
şirketlerin pay geri alım programlarına yönelik teşvikler artırılıyor. Bu adımlar,
yatırımcı güvenini desteklemeyi hedeflese de, piyasa likiditesi açısından bazı riskler barındırıyor.
Kripto varlıklar ve dijital finans alanındaki yeni düzenlemeler de gündemde.
SPK’nın bu alandaki regülasyonları, yatırımcıların korunmasını amaçlarken,
sektördeki oyuncular için daha net bir çerçeve sunmayı hedefliyor. Ancak,
bu tür müdahalelerin piyasa üzerindeki uzun vadeli etkileri zaman içinde daha net anlaşılacak.
Gelecek Beklentileri ve Ekonomik Yol Haritası
Türkiye ekonomisi, 2025 yılında enflasyon ve büyüme hedefleri arasında hassas bir denge kurmaya çalışıyor.
Para politikalarının sıkılığı, fiyat istikrarı açısından olumlu bir zemin oluştursa da,
büyüme üzerindeki baskıları yönetmek kritik bir unsur olacak.
Sermaye piyasalarındaki düzenlemelerin yatırımcı güveni üzerinde olumlu etkiler yaratması beklenirken,
reel sektörün finansmana erişiminin sürdürülebilir hale getirilmesi büyük önem taşıyor.
Ekonomik başarı, dengeli ve öngörülebilir politikaların devamlılığına bağlı olacak.
Aksi takdirde, piyasalardaki belirsizliklerin artması ve ekonomik dalgalanmaların
derinleşmesi kaçınılmaz hale gelebilir.
Sonuç olarak, 2025 yılı Türkiye ekonomisi için hem riskleri hem de fırsatları içinde barındıran
kritik bir dönem olmaya devam ediyor.
Doğru adımlar atıldığı takdirde, finansal istikrarın sağlanması ve büyümenin desteklenmesi mümkün olabilir.
Ancak, politikaların tutarlılığı ve piyasa dinamiklerine uygunluğu, ekonomik
gidişatın yönünü belirleyen temel faktörler olacak.
Sibel Arslan
İktisatçı /Mali Analist
YORUMLAR