Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Funda Zeybek

OLUMLAMALAR

Herkesin başına gelmiştir mutlaka ardı ardına yaşanan olumsuz durumlar,

kayıplar veya göreceli olarak hayırsızlıkla taçlandırılan kararlar.

Tam da bu eleştiri ve sorgulamaların bolca zihni meşgul ettiği noktada,

pozitif olumlamalar ile sakinleştirerek psikolojimizi umut aşılamaya başlarız yaşama.

Son birkaç yıl boyunca herkesin bir şekilde medet umduğu bu pozitif olumlama eylemi de neydi peki?

Kendimize, çevremize ve başka olaylara karşı bakış açımızı pozitif yönde değiştirmeyi

hedefleyen ve tekrar eden telkinlerdir pozitif olumlama.

Kişinin belirli bir düşünce yapısına gerek sayı sekansları ile gerekse de eylem ve düşünce

ritüelleriyle zorla da olsa kendini adapte etmeye çalıştığı bir zihinsel eylemdir.

Kısaca çekim yasası da diyebiliriz pozitif olumlama için.

Düşünce ve duygularımızın enerji şeklinde bir frekans yaydığını ve bizimle aynı frekansta

olan şeyleri kendimize çektiğimize dayanmakta temel olarak.
Nasıl düşünürsen öyle yaşarsın! Mottosuyla yaşamı yorumlamak gibi.
Temelde olumlu yönde bir dürtüdür olumlamalar ve yaşamı daha katlanılır,

yaşanılır kılmak için umut, hayal ve bolca da yaşam motivasyonu empoze etmektedir.

Fakaat insanoğlunun fıtratında ise denge meselesini dengede tutabilmesi de çok zor ve önemli bir meziyet olmasından mütevellit,

‘Azı Karar Çoğu Zarar’ iradesine sahip olabilenlerde ancak amacına uygun bir şekilde işleyebilmektedir olumlamalar.
Aksi takdirde fazlasıyla hayalperest, düşünce ve beklentiler bağlamında aşırı obsesif ve hedefe ulaşılamadıkça da aşırı öfkeli,

umutsuz ve isyankar ruh ve düşünce hallerine yol açmaktadır.
Pozitif olumlamalar vesilesiyle düşünce gücümüzle yaşamımıza ivme kazandırmaya çalışırken denge politikasını olması gerektiği gibi…

Yönetemezsek toksik pozitiflik ile sınanmaya başlarız.

Gerçekliği örtbas eden sahte iyimserliğin kısır döngüsünde bocalamaya başlarız.
Öz eleştirilerin, değer yargılarının, evrensel doğruların, duyguların ve insanı insan kılan

akıl yürütme yetisinin gerçeklikten uzaklaşmayarak ideal bir şekilde harmanlanıp dengeli bir şekilde

yaşama uyarlanmasıyla bireysel olumlamalar yapılması daha etkili ve eğlenceli olabilir belki de.

Günün sonunda salt pesimist yahut optimist bakış açısı yaşamı şekillendirebilecek yüce bir güç barındırmamaktadır.

Gerçeklikten kopmadığımız, iç ve dış dünyamız arasındaki dengeyi kurabildiğimiz ölçüde gerçekleştirmeye başlarız kendimizi…

 

Funda Zeybek

Eğitimci-Yazar

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER