Mart Ayında Enflasyon: İstikrar Yolunda Dengeli Seyir Devam Ediyor

Mart ayında enflasyonun seyrini belirleyecek faktörlerin başında Ramazan ayının etkisi, döviz kuru hareketliliği, enerji maliyetleri ve hizmet sektöründeki fiyat baskıları geliyor. Şubat ayında TÜFE %2,27 oranında artarak yıllık bazda %39,05 seviyesine ulaşmıştı. Mart ayında ise özellikle gıda fiyatlarında yaşanacak dalgalanmalar, talebin artmasıyla birlikte maliyet enflasyonunu tetikleyebilir. Sebze, meyve ve işlenmiş gıda fiyatlarının yanı sıra, ulaşım ve konut gibi hizmet sektörlerindeki fiyat hareketleri de belirleyici olacak.

Küresel enerji piyasalarındaki belirsizlikler ve döviz kurundaki dalgalanmalar, akaryakıt fiyatlarını doğrudan etkileyerek taşıma maliyetleri üzerinden enflasyonu yukarı yönlü baskılamaya devam edebilir. Aynı zamanda, ithal ürünlerdeki fiyat artışları sanayi üretiminde maliyetleri yükseltirken, bu durum nihai tüketiciye yansıyacaktır. Asgari ücret artışlarının etkisi de özellikle hizmet sektörü fiyatlamalarında kendini gösterecek ve talebin güçlü seyrettiği alanlarda fiyatların yukarı yönlü hareketine neden olabilecektir.

Merkez Bankası’nın mevcut sıkı para politikasını sürdürmesi beklenirken, piyasalarda faiz indirimi konusunda bir beklenti oluşmuş değil. Ancak kredi kartı harcamalarına yönelik alınabilecek ilave önlemler ve tüketimi kontrol altına almak için uygulanabilecek politikalar enflasyonla mücadelede destekleyici olabilir.

Mart ayı için enflasyonun aylık bazda %2,5 ila %3 aralığında gerçekleşmesi, yıllık oranın ise %38 ila %40 seviyelerinde seyretmesi bekleniyor. Yılın ilerleyen aylarında baz etkisinin devreye girmesiyle yıllık enflasyonda bir miktar gerileme yaşanabilir. Fakat fiyat istikrarının sağlanabilmesi için yalnızca para politikası değil, yapısal reformlarla desteklenen kapsamlı bir ekonomik program gerekiyor.

Son sözümüz: Enflasyonla mücadelede geçici çözümler yerine uzun vadeli stratejiler hayata geçirilmediği sürece fiyat istikrarsızlığı devam edecektir. Günlük dalgalanmalardan ziyade, ekonomiyi sürdürülebilir bir dengeye oturtmak esas olmalıdır. 2025 yılı, ekonomik politikaların sonuçlarının net şekilde gözlemleneceği bir dönem olacak. Bu süreçte, doğru adımları atanlar kazançlı çıkarken, gecikenler enflasyonist baskıların maliyetini daha ağır ödeyecektir.

Sibel Arslan
Ekonomist /Mali Analist